ŞİİR ÖYKÜ VE DENEMELERİM -GÖRSELLER

MERHABA KONUK ,

SAYFAMA HOŞ GELDİNİZ.


ŞİİR ÖYKÜ VE DENEMELERİM -GÖRSELLER

29 Eylül 2014 Pazartesi

SANATÇI VE İKTİDAR İLİŞKİSİ



SANATÇI VE İKTİDAR İLİŞKİSİ
Kavramların tanımlarını yapmazsak söyleyeceklerimizin yerini bulması zorlaşır. Sanatçı da iktidar da yaşadığımız günlerde artık gerçek yüzlerini iyice ortaya sermeye başlamıştır.
İktidar deyince kast ettiğimiz, şimdi içinde yaşadığımız kapitalist sistemin emperyalist aşamasındaki faşizmsiz edemeyeceği gerçeği iyice su yüzünde olan iktidardır ve sanatçı da bu iktidardan yana veya onun karşısında olarak konumlanır. Sanatçı da sistemin kitlesel kültürsüzleştirme silindiri altında ezilir, medya ve eğitim araçlarının acımasız, yaratıcılığı öldüren süreçlerinden geçer. Gerçekleri; örtmede, görmemede ve göstermemede sanatçıyı da kullanarak tüm yaratıcılıkları da kendi emri altına almak isteyen bu mekanizmaya kimi sanatçı gönüllü kimisi de gönülsüz olarak esir düşer.
İktidardan yana olan sanatçı bireysel ve geçmişe özlem duyan ürünler verir, teknolojiyi sanatın içinde kullanması için önüne bütün olanaklar serilmiştir. Ürettikleri sistem içinde gönüllü olarak metalaşmaktadır. Kitlelere ulaşmak değil, pahalı satmak önceliklidir. Çıkarcılık sanatın kurulaşması ile birlikte yürür.
Artık sanat, eski devirlerdeki edebiyat sanat gibi ritimli ve büyüsellik içeren toplumsal uyumlanma ritüeli değildir. Devir iş kazalarında öldüren sakatlayan, savaşlarda en son sistem silahlarla katleden, insanlıktan çıkaran bir çarkın dişlilerinde ezimlere, onursuzluklara iten bir devirdir. Bu devrin iktidarla barışık sanatçısının gittiği yol, yüzlerce yıl sürmekte olan bu acılı hayatlara duyarsız, onların kurtuluşu için kafa yormayan onun yerine yine beslendiği sistemin yarattığı duygusal hasarları bireysel düzlemde çözümsüz bıraka bıraka işleme yoludur.
Oysa gerçekçi edebiyatçının gereksindiği şey toplumsal yapının derinlerini görebilmek ve çıkışları hissettirebilmektir. Kitlelerin içinde yaşadığı korkunç koşulların bilgisini bilmek de yetmez. Sanatçı ve edebiyatçıyı iktidar ilişkisinde karşı karşıya getiren durum söz konusudur. Çünkü gerçekçi sanatçı ve edebiyatçının vazgeçilmezi, ileriye dönük yaratıcı güçlerin bilgisi yani dünyayı dönüşüme uğratabilme gücü olan kitlelerin savaşım ve eylemindeki o yapıcı öğeyi algılama yeteneğidir.
Kapitalist sistem kendisini yıpratan çelişkileri çözebilme yetisinde değildir. Artık kullanılmaz hale gelmiştir. Köleleştirmenin zor kullanmanın en korkunç biçimlerine yol açtığı gibi uygarlığı da yok edebilecek gözü dönmüşlüktedir.
İktidarın sanatçısı da bunlara duyarsız kalamaz elbette… Ama burjuva kategorileri içerisinde düşünüp sonunda ağlamalı bir çaresizlik, bir umutsuzluk karamsarlık ve ah geçmişte ne güzeldi o günler tarzında bir kısırlığı yansıtan ürünler çıkarır.
Tarihi tahrif etmek, kitlelere illüzyonlar yaratmak, toplumsal felç halini pekiştirmek için yaratıcı yetilerini kullanan iktidar barışığı kişilerin dışında da elbette yazıp çizen düşünen üretenler vardır. Onların iktidarla ilişkisi ise ne geçmişte ne de şimdi barışık değildir.
Gerçekçi sanatçı edebiyatçı yaşadığı toplumun ve tüm dünyanın çelişkileri ve değişimin sürekliliği ile beslenerek, dili zenginleştirerek geçmişin birikimlerini özümseyip bu günü algılayıp geleceği tasarlama yönelişine katkı verecektir.
Yenilikçiliği mutlaklaştırıcı soyutlamacı eğilimlere bükülmeden nesnelliğin içinden felsefesini kurarak, yepyeni bir ufku sezdirecektir.
İtaatin yerine başkaldırıyı koyacaktır.
Aşkı da hak ettiği yere yükseltecek, pembe dünyaların yalan dolanından kalemi çekip alacaktır.
Ezimi sömürüyü örtmek yerine açımlayacak, insanlık onurunu ve emekten gelen gücü apaçık serecektir.
Bireysel kişisel ağlak üslup yerine, doğadan beslenen toplumsal duyarlılıkla güçlenen bir ses olacaktır.
İmgelerin anlamsız ve kısır dünyasından çıkıp, hayatın nesnelliğinin bilgece imgeleştirilişini döke döke büyütecektir ekini.
Asla karamsar ve umutsuz olmayacaktır. Çünkü karanlığın en yoğun olduğu, sansürün en acımasızlaştığı dönemler diyalektik olarak aydınlığın öngünüdür.
Gelmekte olan ise, ezen iktidarlarla ezilenleri kardeşleştirme çabalarının sahteliğini yıkıp onun yerine devrimsel bir sınıf kini ile meydanlarda haykıracağımız eserler için harıl harıl çalışılacak gündür.
Özgür bağımsız sansürsüz sanat düşünü görmek bizi uyanık tutacaktır.

Evin Okçuoğlu