ŞİİR ÖYKÜ VE DENEMELERİM -GÖRSELLER

MERHABA KONUK ,

SAYFAMA HOŞ GELDİNİZ.


ŞİİR ÖYKÜ VE DENEMELERİM -GÖRSELLER

18 Haziran 2014 Çarşamba

Taksim Taksim HASAN HÜSEYİN YALVAÇ



Kitap:
Taksim Taksim*

Evin Okçuoğlu

“TOHUM TOPRAĞINI BULMUŞ VE TUTMUŞTUR”
On dokuzuncu İzmir Tuyap kitap fuarındaydım. Berfin yayınları standına doğru yürüyordum. Uzaktan yayınevi sahibi İsmet Arslan’ı gördüm. Standa yaklaştıkça gülen bir yüzle elindeki bir kitabı bana gösterdi. Kitabın adını sesli olarak okudum: “Taksim Taksim”. İsmet Beyin yüzünde, “kapak resmine bak, benim çektiğim fotolardan birisi” der gibi bir ifade ile yeni doğan bebeği ele güne çıkarmanın sevinci birbirine karışmış. Yazarın Hasan Hüseyin Yalvaç olduğunu da okuyorum kapaktan. Tam o sırada sakalları uzamış, gözleri gülüşlü Yalvaç geliveriyor. Ben Yalvaç’ı yakalamışken hemen imza isterim diyorum. Yalvaç’tan sonra İsmet Arslan da kitabın ilk sayfalarında bir yer açıp imzalıyor. O zamana dek böylesi çift imzalı bir kitabım olmamıştı. Taksim Taksim’in içindeki yirmi sekiz fotoğraf ve kapak fotoğrafı Berfin Bahar dergimizin emektarı İsmet Arslan’a ait. Cağaloğlu’nun iki değerli yayıncısı yoldaşımız 2013’ün en önemli olayının akışından doğan bu kitapta, “Taksim Taksim”de buluşmuşlar.
Kitap, Sunu, Taksim’i Anlamak ve Notlar bölümlerinden sonra bir öykü ile sürüyor: Ana Beni Merak Etme. Taksim’in nabzını tutan, bir şair olunca, hatta H.H.Yalvaç gibi yoğunluğu, derinliği ve birikimi ile öne çıkan bir şair olunca elbette girişteki düz yazı bölümlerin ardından şiirler sökün ediyor. Gün gün tarih düşülerek yaşarken yazılmış, yaşadığını yazdığı dizeler. Taksim’i Anlamak bölümünde de Yalvaç’ın dediği gibi, “Ağaç kesilmesi şiirin ilk dizesidir ve bir şiir hiçbir zaman tek dize olarak şiirleşmemiştir.”
Ama ben önce Ana Beni Merak Etme öyküsüne değineceğim.
Kitaptaki bütün şiirler ve düz yazımların yazıldıkları yer ve zaman belirtilmiş; sadece öyküde tarih yok. Gezi direnişçisi gençler ve Tekel işçisi ile yurdun değişik yörelerinin buluştuğu öyküde çok önemli irdelemeler yapılıyor. Gezi olayının ortak paydası ve payı ile ilgili şöyle diyor Tekel işçisi: “Ne var ki, payda çok önemli. Paydasızlık, pay ne kadar çok olursa olsun hedefsizliği dayatıyor. Bunu isteyenleri de unutmamak gerekir.” Öyküyü okuyun ve görün; zorlama olmadan akışı rahat ilerleyen tarzda kurgulanmış. Yazarın söyleyecek sözü var ve kahramanları öykü tadını bozmadan, gerçekçi ve kıvamını dozunu iyi ayarlayarak konuşturuyor.
İlk şiir 1 Haziran’da doğmuş… Öyle bir süreç yaşıyor ki Yalvaç, GEZİ boyunca her yaşanan gün şiir oluyor. Daha dokuzuncu günde uyarıyor bizi şair:

“Her yer Taksim her yer direniş” amma
Bir türlü bayraklaşmadı siyasetimiz.

Bir şaire bir aydına en yakışan ise hep satır aralarında kol geziyor: UMUT. Üstelik eski ve deneyimli bir umut bu:

Umudumuz eski ve deneyimlidir
Geçecek bu barikatları ulaşacak zafere
Artık başkaları düşünsün vatansızlığı
Başkaları yer arasın kendine
Eğer her yer Taksim her yer direnişse

Elbette Gezi eylemlerine seyirci kalan, duyarsız kalanları uyarmak da görevdir. İşte, ağır başlı bir uyarı var şiirlerden birinde:

Beyin uykusunun tembelliğine yenilmiş insan
Birazdan sana da ulaşacak gaz bombaları
…..
Bir elinde çocuğu bir elinde bayrağı
Sesinde insan sevmenin sonsuzluğu
…..
Ve bir işe yaramanın dehşetli mutluluğu

dediği dizeleri de burada okurlarla paylaşmadan edemedim.

Hasan Hüseyin Yalvaç çok vefalı, kadirşinas bir yazardır. Aramızdan ayrılan yazar dostların ardından mutlaka bir anma yazısı şiiri yazar. Bu kitapta da yedi tane ithaf görüyoruz… Sait Maden, Alpaslan Işıklı, Enver Gökçe bunlardan bazıları… Dostların dost olması için de gereken şart davranışları, tutumları oluyor şüphesiz. Şiir dili ile dersek, onun çileli ömre direnen yüreği şu dizelerle sorguluyor kişinin kimliğini:

Nüfus kâğıtları kimliği değildir insanın
O nedenle önem veriyoruz eylemine

Tarihi kitaplardan çok edebi eserlerden okuyoruz. İşte yalvaç kitabında her şiirde gün gün yaşayacaksınız GEZİ’yi. Belgeselliğe katkı yapan İsmet Arslan fotoğrafları gibi canlandırılmış, iki görsel dize de Yalvaç’tan geliyor:

Zemini gaz bombası üstü duman olan bu sokaklar
Caddelere çıkmanın kavgasını veriyorlar

GENÇLER, ELEŞTİRİ, DURAN ADAM

Hayran olmamak olası mı? Onca mizah, duvar yazısı nasıl bir yaratıcılık ürünüdür? Öyle ki kendine yazarçizerim diyenler sürecin gerisinde kalmıştır. İşte Yalvaç’ın dizelerine yakalanan gençlere övgü yanında yerinde bir eleştiri:

Zekâsına bayılıyorum şu gençlerin
Her an üretiyorlar yaşamı yeniden
Böylelerini gördükçe tanıdıkça
Yeniden acıyorum kimi şair ve yazarlara
Onlar sırça köşklerinde ıkına sıkına
Bir şey olmaya çalışırken
Gençler tükürüyorlar öyle sanatın çarkına

Tıpkı şairimiz gibi, tıpkı Duran Adam gibi sağlam duruyor bu kitaptaki şiirler de. Duran Adam gecenin bir vakti gelir, “abi kusura bakmayın siz çözemiyorsunuz bu işi” diyerek şiirde alır yerini.

“HELE DE GÜLÜM SENİN YAŞLARINDA”
Acıyı şiirsiz anlatmak ne zordur. Şiirle; anlatışların en içteniyle acıyı yitiklerin acısını seslenmek ise bir yanardağdan dökülen lavlar gibi zaman içinde yüreğimizde katılır kalır.  

Hele de gülüm senin yaşlarında
Zamansız kapanan yaşam defterinde
Çok öldüm Ali İsmail, çok öldüm

HATAY, ENVER GÖKÇE,  TUNCEL KURTİZ

Yalvaç, Hatay’ın güzel insanlarına seslendiği şiirinde “ey kardeşliğin uzun ömürlü bahçesi” diyor. Bir yöremize yönelik böylesi duygu yüklü bir seslenişten etkilenmemek olası değil. “ekmeğin var suyun var canımda” diye süren şiirde Abdullah Cömert ve Ali İsmail Korkmaz’ı anarken de bir ana yüreği kadar yanmaktadır; belli ki şairin yüreği de ateşin düştüğü yerdir.
Enver Gökçe Taksim Taksim kitabında bir gonca gibidir. Yalvaç’ın şair dayanışması ile, hüzünle ve en çok da vefa ile birleşerek GEZİ’ye katılmıştır. İnanın bu şiirden bir dize iki dize derken neredeyse tümünü işaretledim. Burada sizlerle bir tutam olsun paylaşacaktım. Şimdi vaz geçiyorum. Lütfen sizde de olsun bu şiir. Alın okuyun derim. Üstelik bir kez değil, aklınıza kanayan bir gonca düştüğünde Enver Gökçe sevdanız depreştiğinde, Hasan Hüseyin Yalvaç yüreğinden geçerek anmalısınız onu…
Ölenlerin ardından genelde kullanılan bir sözdür; uğurladık deriz. Nereye gider bunca ölenlerimiz sizce? Tuncel Kurtiz’in anısına yazdığı şiirde şairimiz diyor ki:
Deliormanların gür sesli bektaşisi yol aldı
Sonsuz dinlencesine büyük kavganın

İthaf şiirlerindeki yoğunluk gerçekten dikkat çekici. Taksim Taksim kitabında son ithaf Mustafa Kemal  Atatürk’e…

Yüzyılların kulluğunu yurttaşa çeviren
İşte o yurttaşların torunları bizler
Yarım işleri tamamlama yolunda

Böylece 2013 yılının en önemli olayına tanıklığın kitabında Hasan Hüseyin Yalvaç hepimizin sözü, düşü, umudu adına şiiriyle haykırmakta:

Ey yurduna bıçak çeken işbirlikçi
Ağaçlar da ayağa kalkar bir gün
Tarlalar dağlar fabrikalar ayağa kalkar
Sarar denizler de dört bir yanını
Akrebin şansını da vermezler sana




*Taksim Taksim
Hasan Hüseyin Yalvaç
Nisan 2014
Berfin Yayınları
berfin bahar dergisi mayıs 2014 sayısında yayınlanmıştır