ŞİİR ÖYKÜ VE DENEMELERİM -GÖRSELLER

MERHABA KONUK ,

SAYFAMA HOŞ GELDİNİZ.


ŞİİR ÖYKÜ VE DENEMELERİM -GÖRSELLER

29 Ocak 2011 Cumartesi

YANKISIZ AVAZ




dünya ve ben
patlak bir top
ten ve yürek
aradan çekilen aşk
içimden sızıp hayata karışan
kanı çekilmiş damar

geri dönüşümsüz
sevdiğim sözlerinden
yankısız avaz

ölüme doğandır havada salınan
saçak saçak kökler
yeni koparılmış toprağından
su ister
toprağına gömülmek ister

bin bir imgeye bürünür aşk
tebdil gezer şiirimde
içini çeke çeke gider

28 Ocak 2011 Cuma

ŞİİR BAHÇESİ'NDEN


"Kıskanç

kıskanmak ne demek bilmem ben
kardeşimi çok severim
ağabeyimi ablamı da
annem çıkardı eski resimleri
bebekliğimi sevdi
ağlamaklı oldum.
kıskandım ben kendimi."

EVİN OKÇUOĞLU


"Ekran Oyunları

oyun yerim park değil artık
başındayım parlak ekranın
göz diker cama otururum
yenilmem yarışlarda

her askerim kahraman
gözün yaşına bakmaz
hep yenerim rakipleri
yok ederim koca şehirleri

hayatın gerçeğinde
böyle mi ölüyorlar
insanlar ağlamadan
kenara düşüyorlar

başka bir dünya bu
gerçek olandan farklı
alışmasın parmağım
tetikler ağlamaklı"

EVİN OKÇUOĞLU

(ŞİİR BAHÇESİ'NDEN ATP Yayınları 2006/ 2. BASKI EYLÜL 2010)
EVİN OKÇUOĞLU

22 Ocak 2011 Cumartesi

KIRAN KIRANA



toprağın altında yatanlarımız
anılarda yaşayanlarımızla
geleceğe sarıla sarıla büyüyen bir yumaktı kavgamız

şekilsizdi ve renkten renge giriyordu ihanet
anma günlerinde çiğnedi
anarken sildi geçmişin izlerini
ayak oyunlarıyla sulandırdı değerlerimizi

son dönemecin şahlanan konvoyunda
karanfiller üstünde şakladı elleri
yumruklarından yalan akıyordu
ağıtlar çürüyordu fırıldak göz yaşında

birden bir çocuk sesi duyduk
yüzleri yok yüzleri yok diyordu
önce aldırmadık
en büyük tutkuydu
kolumuz kanadımızdı inançlarımız
ve yanılsama

evden çıkıp erkenden
iş arıyordu geri kalan
eli boş yüzü yerde babalar
çocuklardan kaçırılan bakışlar
sımsıkı bir ağız işyerleri
kapılar üstümüze bir bir kitlendi
her dönüşte kapımıza yığılan hınçtı öfkeydi
elimiz kolumuz bileniyordu durmadan

ağrımıza gidiyordu kırılan kolun yen içinde kalması
o yüzden sorup durduk kim kırdı diye
herkes birbirini işaret ediyordu
çocuk yeniden haykırdı
kalmasın içimizde ciğeri beş para etmeyen
zor oldu ayırmak
kol ile kıranı birbirinden

eriyordu zaman
yalana batmıştı şarkılar, marşlar
şekilsiz günler içindeydik
uzaklaştık iyice varılacak noktadan
baş roldeydi sahtekâr çömez
kahraman da oldu bir süre
kahramansızlıktan

akan kan acıyan can dizildi sonra
unutkan zaman sarsıldı bir bir
tek tek çevirdi sayfaları
ne tahrifatçı ne düzenbazdılar
her ıslıkta korku sızdı cüzdanlarından
kalemleri söktük paslı ellerinden
çıkardık ak alınla anıların özünü
çocuk uzattı ellerini
işe koyuldu
hepimiz birer çocuktuk artık
bayrak bayrak yükseldi gelecek ellerimizde

Evin Okçuoğlu

19 Ocak 2011 Çarşamba

Hrant İçin



kopkoyu kahve rengi
kurumuş kan
kansızlığa reçete olur mu elimdeki
avaz avaz açan can çiçekleri
E.O

7 Ocak 2011 Cuma

BİRİKİM




eller,
okşantı dalgasından yorgandır
çekilir üste

dudaklar,
susmayı biriktirir diğerinde

yürek,
dile gelmiştir çoktan
iki kişilik düette çarpar

demidir aşkın,
savrulan saçlarımızdan

yılların özüyle dolu doludur gözlerimiz
dokunur birbirimize

EVİN OKÇUOĞLU

2 Ocak 2011 Pazar

DÜNYANIN KILCAL KÖKLERİ


Sevgili,
Dünyanın kılcallarından geliyor kıpırtı.
Hissediyorum.
Elleri renk renk, kıvrım kıvrım.
Okyanus dalgaları kadar güçlüdür. Tutuşuyor eller, kılcallar, tek tek ve bütün ülkelerde toprağın en derininden gürlüyor.
Üreten ellerin kılcal bağı güçleniyor kıtadan kıtaya. Sevginin en yoğunuyla nefretin en güçlüsünden oluşan bir bağdır bu. Kopmaz bir bağdır çünkü eksiksizdir yapısı.
Hayal güçlerimiz birleşiyor ellerimiz gibi ve düşlerimiz tek tek hayat buluyor ülkelerde. Sınr koyanlara, onur kıranlara, ezim dayatanlara, emeğimizi, canımızı, kanımızı yüzyıllardır çalanlara karşı tek güçtür kılcal dünya, yoksul kimsesiz çaresiz odaların içinden, işliklerin, dumanlı girisinden, tozlu tortulu fabrika duvarlarının ardından fışkırıyor, tarlalardan dağların dehlizinden, ovalardan, hayatın kuytusundan kıyısından çıkıyoruz yüreklerimizi beynimizi koyuyoruz ortaya.
Sevgili işte tam orada dirençli köşesinde dünyanın, kaldırıyoruz başlarımızı, dimdik duruyoruz sımsıkı yumruklarımızla. Hayatı savunuyoruz. Bin kat daha güç katıyoruz kavgamıza. Özümüzden sızan acı, yüzlerce yıllık birikmişlikten, işkencelerden, idamlardan, haykıran ve hiç susmayan bir ses dağlaşarak yükseliyor.
Kaldırıyoruz başlarımızı sevgili, tüm dünya kılcallarından aynı düşmana iniyor öfkemiz.
Özgürük, barış ve demokrasi kim içindir biliyoruz. Ve bu toprağın bağrında tek bir filizin nasıl gereksinmesi varsa suya, güneşe, işte öyledir bizimki de… Toprak su ve güneş birleşir üreten ellerimiz gibi. Meyvesini çıkarır bilince. Bilincin en berrak ve duru yerindedir devrim. Hoş gelir.
Evin Okçuoğlu