Kitap:
Taksim Taksim*
Evin Okçuoğlu
“TOHUM TOPRAĞINI BULMUŞ VE TUTMUŞTUR”
On dokuzuncu İzmir Tuyap kitap fuarındaydım. Berfin yayınları
standına doğru yürüyordum. Uzaktan yayınevi sahibi İsmet Arslan’ı gördüm.
Standa yaklaştıkça gülen bir yüzle elindeki bir kitabı bana gösterdi. Kitabın adını
sesli olarak okudum: “Taksim Taksim”. İsmet Beyin yüzünde, “kapak resmine bak,
benim çektiğim fotolardan birisi” der gibi bir ifade ile yeni doğan bebeği ele
güne çıkarmanın sevinci birbirine karışmış. Yazarın Hasan Hüseyin Yalvaç
olduğunu da okuyorum kapaktan. Tam o sırada sakalları uzamış, gözleri gülüşlü
Yalvaç geliveriyor. Ben Yalvaç’ı yakalamışken hemen imza isterim diyorum.
Yalvaç’tan sonra İsmet Arslan da kitabın ilk sayfalarında bir yer açıp
imzalıyor. O zamana dek böylesi çift imzalı bir kitabım olmamıştı. Taksim
Taksim’in içindeki yirmi sekiz fotoğraf ve kapak fotoğrafı Berfin Bahar
dergimizin emektarı İsmet Arslan’a ait. Cağaloğlu’nun iki değerli yayıncısı
yoldaşımız 2013’ün en önemli olayının akışından doğan bu kitapta, “Taksim
Taksim”de buluşmuşlar.
Kitap, Sunu, Taksim’i
Anlamak ve Notlar bölümlerinden
sonra bir öykü ile sürüyor: Ana Beni
Merak Etme. Taksim’in nabzını tutan, bir şair olunca, hatta H.H.Yalvaç gibi
yoğunluğu, derinliği ve birikimi ile öne çıkan bir şair olunca elbette
girişteki düz yazı bölümlerin ardından şiirler sökün ediyor. Gün gün tarih
düşülerek yaşarken yazılmış, yaşadığını yazdığı dizeler. Taksim’i Anlamak bölümünde de Yalvaç’ın dediği gibi, “Ağaç
kesilmesi şiirin ilk dizesidir ve bir şiir hiçbir zaman tek dize olarak
şiirleşmemiştir.”
Ama ben önce Ana Beni
Merak Etme öyküsüne değineceğim.
Kitaptaki bütün şiirler ve düz yazımların yazıldıkları yer ve
zaman belirtilmiş; sadece öyküde tarih yok. Gezi direnişçisi gençler ve Tekel
işçisi ile yurdun değişik yörelerinin buluştuğu öyküde çok önemli irdelemeler
yapılıyor. Gezi olayının ortak paydası ve payı ile ilgili şöyle diyor Tekel
işçisi: “Ne var ki, payda çok önemli. Paydasızlık, pay ne kadar çok olursa
olsun hedefsizliği dayatıyor. Bunu isteyenleri de unutmamak gerekir.” Öyküyü
okuyun ve görün; zorlama olmadan akışı rahat ilerleyen tarzda kurgulanmış.
Yazarın söyleyecek sözü var ve kahramanları öykü tadını bozmadan, gerçekçi ve
kıvamını dozunu iyi ayarlayarak konuşturuyor.
İlk şiir 1 Haziran’da doğmuş… Öyle bir süreç yaşıyor ki
Yalvaç, GEZİ boyunca her yaşanan gün şiir oluyor. Daha dokuzuncu günde uyarıyor
bizi şair:
“Her yer Taksim
her yer direniş” amma
Bir türlü
bayraklaşmadı siyasetimiz.
Bir şaire bir aydına en yakışan ise hep satır aralarında kol
geziyor: UMUT. Üstelik eski ve deneyimli bir umut bu:
Umudumuz eski ve
deneyimlidir
Geçecek bu
barikatları ulaşacak zafere
Artık başkaları
düşünsün vatansızlığı
Başkaları yer
arasın kendine
Eğer her yer
Taksim her yer direnişse
Elbette Gezi eylemlerine seyirci kalan, duyarsız kalanları
uyarmak da görevdir. İşte, ağır başlı bir uyarı var şiirlerden birinde:
Beyin uykusunun
tembelliğine yenilmiş insan
Birazdan sana da
ulaşacak gaz bombaları
…..
Bir elinde
çocuğu bir elinde bayrağı
Sesinde insan
sevmenin sonsuzluğu
…..
Ve bir işe
yaramanın dehşetli mutluluğu
dediği dizeleri de burada okurlarla paylaşmadan edemedim.
Hasan Hüseyin Yalvaç çok vefalı, kadirşinas bir yazardır.
Aramızdan ayrılan yazar dostların ardından mutlaka bir anma yazısı şiiri yazar.
Bu kitapta da yedi tane ithaf görüyoruz… Sait Maden, Alpaslan Işıklı, Enver
Gökçe bunlardan bazıları… Dostların dost olması için de gereken şart
davranışları, tutumları oluyor şüphesiz. Şiir dili ile dersek, onun çileli ömre
direnen yüreği şu dizelerle sorguluyor kişinin kimliğini:
Nüfus kâğıtları
kimliği değildir insanın
O nedenle önem
veriyoruz eylemine
Tarihi kitaplardan çok edebi eserlerden okuyoruz. İşte yalvaç
kitabında her şiirde gün gün yaşayacaksınız GEZİ’yi. Belgeselliğe katkı yapan
İsmet Arslan fotoğrafları gibi canlandırılmış, iki görsel dize de Yalvaç’tan
geliyor:
Zemini gaz
bombası üstü duman olan bu sokaklar
Caddelere
çıkmanın kavgasını veriyorlar
GENÇLER, ELEŞTİRİ, DURAN ADAM
Hayran olmamak olası mı? Onca mizah, duvar yazısı nasıl bir
yaratıcılık ürünüdür? Öyle ki kendine yazarçizerim diyenler sürecin gerisinde
kalmıştır. İşte Yalvaç’ın dizelerine yakalanan gençlere övgü yanında yerinde
bir eleştiri:
Zekâsına
bayılıyorum şu gençlerin
Her an
üretiyorlar yaşamı yeniden
Böylelerini
gördükçe tanıdıkça
Yeniden acıyorum
kimi şair ve yazarlara
Onlar sırça
köşklerinde ıkına sıkına
Bir şey olmaya
çalışırken
Gençler tükürüyorlar
öyle sanatın çarkına
Tıpkı şairimiz gibi, tıpkı Duran Adam gibi sağlam duruyor bu
kitaptaki şiirler de. Duran Adam gecenin bir vakti gelir, “abi kusura bakmayın
siz çözemiyorsunuz bu işi” diyerek şiirde alır yerini.
“HELE DE GÜLÜM SENİN YAŞLARINDA”
Acıyı şiirsiz anlatmak ne zordur. Şiirle; anlatışların en
içteniyle acıyı yitiklerin acısını seslenmek ise bir yanardağdan dökülen lavlar
gibi zaman içinde yüreğimizde katılır kalır.
Hele de gülüm
senin yaşlarında
Zamansız kapanan
yaşam defterinde
Çok öldüm Ali
İsmail, çok öldüm
HATAY, ENVER GÖKÇE,
TUNCEL KURTİZ
Yalvaç, Hatay’ın güzel insanlarına seslendiği şiirinde “ey
kardeşliğin uzun ömürlü bahçesi” diyor. Bir yöremize yönelik böylesi duygu
yüklü bir seslenişten etkilenmemek olası değil. “ekmeğin var suyun var canımda”
diye süren şiirde Abdullah Cömert ve Ali İsmail Korkmaz’ı anarken de bir ana
yüreği kadar yanmaktadır; belli ki şairin yüreği de ateşin düştüğü yerdir.
Enver Gökçe Taksim Taksim kitabında bir gonca gibidir.
Yalvaç’ın şair dayanışması ile, hüzünle ve en çok da vefa ile birleşerek
GEZİ’ye katılmıştır. İnanın bu şiirden bir dize iki dize derken neredeyse
tümünü işaretledim. Burada sizlerle bir tutam olsun paylaşacaktım. Şimdi vaz
geçiyorum. Lütfen sizde de olsun bu şiir. Alın okuyun derim. Üstelik bir kez
değil, aklınıza kanayan bir gonca düştüğünde Enver Gökçe sevdanız
depreştiğinde, Hasan Hüseyin Yalvaç yüreğinden geçerek anmalısınız onu…
Ölenlerin ardından genelde kullanılan bir sözdür; uğurladık
deriz. Nereye gider bunca ölenlerimiz sizce? Tuncel Kurtiz’in anısına yazdığı
şiirde şairimiz diyor ki:
Deliormanların
gür sesli bektaşisi yol aldı
Sonsuz
dinlencesine büyük kavganın
İthaf şiirlerindeki yoğunluk gerçekten dikkat çekici. Taksim
Taksim kitabında son ithaf Mustafa Kemal
Atatürk’e…
Yüzyılların
kulluğunu yurttaşa çeviren
İşte o
yurttaşların torunları bizler
Yarım işleri
tamamlama yolunda
Böylece 2013 yılının en önemli olayına tanıklığın kitabında
Hasan Hüseyin Yalvaç hepimizin sözü, düşü, umudu adına şiiriyle haykırmakta:
Ey yurduna bıçak
çeken işbirlikçi
Ağaçlar da ayağa
kalkar bir gün
Tarlalar dağlar
fabrikalar ayağa kalkar
Sarar denizler
de dört bir yanını
Akrebin şansını
da vermezler sana
*Taksim Taksim
Hasan Hüseyin
Yalvaç
Nisan 2014
Berfin Yayınları
berfin bahar dergisi mayıs 2014 sayısında yayınlanmıştır
berfin bahar dergisi mayıs 2014 sayısında yayınlanmıştır