ŞİİR ÖYKÜ VE DENEMELERİM -GÖRSELLER

MERHABA KONUK ,

SAYFAMA HOŞ GELDİNİZ.


ŞİİR ÖYKÜ VE DENEMELERİM -GÖRSELLER

24 Aralık 2014 Çarşamba

OVERLOKÇU ARANIYOR



OVERLOKÇU ARANIYOR*

İş başvurusundan yine eli boş döndüm. Benim gibi binlerce üniversite mezunu var. Annem :
“Üzülme İnci, gazetelerin iş ilanları kısmına yarın tekrar bakarız,” dedi.
Yorgun bir umutsuzlukla asılmıştı yüzüm.
“Overlokçu olsam hemen iş bulurdum anne,” dedim.
Bunu söylememin nedeni, eve gelirken geçtiğim dar sokaktaki, cama ya da direklere iliştirilmiş ilanlardı. Beyaz boyalı pencereye yapıştırılmış ilanda “Overlokçu aranıyor” yazıyordu. İki adım ileride yine aynı ilandan, bu kez direğe yapıştırılmıştı. Ne çok gerek duyuluyor overlokçuya! Anlamı, kumaşların kenarlarını makinede kıvırma işi  sanırım.. yine de bir sözlüğe bakmalı. İngilizce mi Türkçe mi sözlüğe baksam acaba!
Kumaş kırpıntısı dolu çöp yığınlarının bol olduğu bu sokaktan geçerken yine düşünmeye başladım. Koca kız oldum, eve ekmek getiren biri olamadım hâlâ. Bir işim olmasını çok istiyorum. Ne olursa olsun bir işim olmalı.
Ben düşüncelere dalmışken birden içeriden makine sesleri gelen atölyenin kapısı açıldı. Birkaç genç kız belirdi. Yüzleri solgun, bedenleri yorgun göründü bana. Ama gençlik işte, kendi aralarında gülüşüp, tost almak için büfeye doğru yöneldiler. Öğle tatiliydi. Tamir atölyesindeki delikanlılar işlerine ara verip kızlara laf attılar. Kızlar aralarında kıkırdaştı, aldırmaz gibi yapıp geçtiler. Kızlardan birine arkadaşı seslendi:
“Zeynep, hadi oyalanma gir içeri, yine laf işitmeyelim.”
 Sonra tekrar tezgahların başına döndüler. Sokak tenhalaştı. Sadece içerideki makine gürültüsü duyuluyordu.
Zeynep’in bir işi var. Ben ise iş arayan bir üniversite mezunu. Oysa okul yıllarımda ne düşler kurmuştum. Bilgimi ve birikimimi kullanarak  çok iyi yerlere gelecektim.  Üniversite okumuş bir overlokçu tabii ki görülmüş şey değil. Acı bir gülüş kondu dudaklarıma. Zeynep de bir okul bitirse de buralardan kurtulsa diye hayaller kuruyor mudur acaba?
Annem:
“İnci, haydi kalk kızım geç oldu,” dedi.
Yataktan fırladım. Kapıdaki gazeteyi aldım. Uyanır uyanmaz ilk işim bu. İş arayanlar sayfasını açtım. İnsan kaynakları elemanı arayanları işaretledim. Telefonun başına geçtim. İş görüşme randevuları almaya başladım. Yeni bir gün, yeni umutlarla başladı. Zeynep gibi ben de çalışan biri olacağım. Artık sabrım kalmadı. Bu kez ne ücret verirlerse razı olmalı. 
* * *
Zeynep dört kardeşin en büyüğü.  Kara gözleri, kıvrık kirpikleriyle bakıyor etrafa. Sabah erkenden yollara düşüyor. Aralıksız çalışıyor. Ücret az tabii. Çalışıp hak ettiği ücreti zamanında alabilse ona da razı olacak ama, üç aylık ücreti içerde tutuluyor. Üstelik, kumaşların havada uçuşan pamukçuklarını soluyor gün boyu. Ciğerleri şimdiden pamuktan bir halı kaplı sanki. Daha işe başlayalı bir yıl olmadı. Şimdiden daha iyi bir  işe geçmeyi düşünür oldu. Zaten bu işte uzun süre çalışana pek rastlanmamış. Sık sık işten ayrılan olduğu için, patronlar,  pencereye yapıştırılmış ilanı hiç indirmiyorlar. Her zaman “Overlokçu aranıyor.” Zeynep gitse yerine bir yenisi hemen gelir, ama kaç ay dayanır bu işe! Patronlar için bunun hiç önemi yok. Bütün dertleri, işlerin aksamadan yürümesi...
Zeynep’in evin geçimine katkısı olmalı. İyi de, bir de düşleri var Zeynep’in. Belki bir delikanlı gelecek bir gün. Annesi çoktan çeyiz hazırlamaya başlamış. Kız beşikte, çeyiz sandıkta derler ya! Zeynep’in düşleri bitmiyor. Daha iyi iş, daha çok ücret, hem de zamanında ödenen ücret ve  kapıyı çalan görücüler...
Sabrı taşıyor bir gün. Alamadığı ücretleri bile gözü görmüyor. Patronun canına minnet. Bedavadan çalıştırdığı onca ayı kâr bilecek tabii. Üstelik bunu hep yapıyor patronlar.
Zeynep uysal ve uyumlu biri aslında. Bunca zaman da o nedenle dayandı bu kötü koşullara. Ama artık onun da, geçmişte diğer kızlara olduğu gibi, canına tak etti.  O kızgınlıkla kararını verdi Zeynep...
“İşsiz dururum da burada bir gün daha çalışmam,” diye açıkladı ev halkına kararını.  
Geleceğiyle ilgili düşlerini yok eden bu çarkın dışına çıkarken, içinde yeniden umut filizleniyordu. Artık onun için makine sesleri yoktu. Havada kumaş pamukçukları uçuşan atölyeden ayrılırken, “overlokçu aranıyor,” yazısı ilişti gözüne. Kapıdan içeri acemi adımlarla giren kızı fark etti. Bu acımasız çarkın dişlilerine takılan bir genç kız daha! Zeynep’in gözlerinde buruk bir kıvılcım parladı. Artık... ne olursa olsun bir iş olsun demeyecekti. 
Evin  Okçuoğlu


*ÇOCUK EMEĞİ ÖYKÜLERİ adlı kitabımdan