D Ü Ş S E L İM
aramızda
uzak
yakın
belirsiz
sisli
kalıcı bir iklim
bulutların arasından sızar
göz izine saplanır düşsel im
köpürtülü mavi
keder kadehi okyanus
sorgusuz sualsiz salınır karada
ağaç gölgene
titreyerek düşen yaprak acım
akar durur
düş selimde
ipleri kopuk
kelebek ömürlü
aşkından bir uçurtma
Evin Okçuoğlu
ŞİİR ÖYKÜ VE DENEMELERİM -GÖRSELLER
MERHABA KONUK ,
SAYFAMA HOŞ GELDİNİZ.
ŞİİR ÖYKÜ VE DENEMELERİM -GÖRSELLER
SAYFAMA HOŞ GELDİNİZ.
ŞİİR ÖYKÜ VE DENEMELERİM -GÖRSELLER
27 Şubat 2012 Pazartesi
22 Şubat 2012 Çarşamba
21 Şubat 2012 Salı
GÜMÜŞ YALNIZLIĞIN OYASINDA
aşkın magmasında sabrın direnç lokması pişer
çatlamış yarıklarından uzak dehlizler açar toprak
su çürürken yanlış mecrada, taşa damlar yaşlar
eriyen harflerle deşildikçe toprak
döktüğü hüzün yapraktan
çırılçıplak bir ağaç beslenir
kırbacını şaklatır rüzgar
dökülür taç yaprak düşlerim
lavanta kekik sürünmüş umut
gümüş yalnızlığın oyasında
sana dair bir tutam kıvrak söz erir
karışır akışı karışımsız sulara
tepelerden eğilir aşka doğru
yüzünden birkaç mimik birikintisi sürünmüştür ay
gülen gözlerinden geceye çekilir
aklımız sarmaşık günlerin imkânsızlığında
Evin Okçuoğlu
10 Şubat 2012 Cuma
KISAYOĞUN ÖYKÜLER
CİDDİ MAVİ
Fotoğraf makinelerinin uzun burunları masum ve ciddi bakan mavi renkteki çocuk gözlere çevrilmişti. Herkes değişik ve yepyeni bir buluşla en profesyonel açıyı ve ışığı yakalamaya çalışıyordu. Gülsene, hadi biraz tebessüm et. Çocuk anlamaz aldırmaz ve duyarsız bakışını indirdi. Uzun burunlu mercekler üç numara büyük terliklerden bembeyaz kara doğru fırlamış minicik ayak parmaklarına bakmaya başladığında, çocuk dudaklarını büzdü, kaşlarını çattı. Deklanşör sesleri, sessizlikle yer değiştirince çocuk, tahta bahçe kapısına doğru yürüdü.
Evin Okçuoğlu
MASUMİYET KARASI
Kapkara bir temizlik ışıldıyor bu kez. Çocuk bakışındaki masumiyeti, o kapkara temizliği kirleterek kullanıyorlar. Dünyayı kirleten bilinçleriyle masumiyetin karasına beyaz kirlerini bulaştırıyorlar. Siyah ve beyazdan fırlıyor çelişki, sayfaları delik deşik ediyor.
Evin Okçuoğlu
AFGAN KIZI
Yıllar sonraki halini de aynı dergide utanmadan sergileyen derginin kapak resmi; Afgan kızın yüz çizgilerini ve peçenin altına saklı nefretle barutlanmış namluyu, nato üslerinde, afyon tarlalarının üzerinde dolaştıran bir uçağım ben.
Evin Okçuoğlu
Fotoğraf makinelerinin uzun burunları masum ve ciddi bakan mavi renkteki çocuk gözlere çevrilmişti. Herkes değişik ve yepyeni bir buluşla en profesyonel açıyı ve ışığı yakalamaya çalışıyordu. Gülsene, hadi biraz tebessüm et. Çocuk anlamaz aldırmaz ve duyarsız bakışını indirdi. Uzun burunlu mercekler üç numara büyük terliklerden bembeyaz kara doğru fırlamış minicik ayak parmaklarına bakmaya başladığında, çocuk dudaklarını büzdü, kaşlarını çattı. Deklanşör sesleri, sessizlikle yer değiştirince çocuk, tahta bahçe kapısına doğru yürüdü.
Evin Okçuoğlu
MASUMİYET KARASI
Kapkara bir temizlik ışıldıyor bu kez. Çocuk bakışındaki masumiyeti, o kapkara temizliği kirleterek kullanıyorlar. Dünyayı kirleten bilinçleriyle masumiyetin karasına beyaz kirlerini bulaştırıyorlar. Siyah ve beyazdan fırlıyor çelişki, sayfaları delik deşik ediyor.
Evin Okçuoğlu
AFGAN KIZI
Yıllar sonraki halini de aynı dergide utanmadan sergileyen derginin kapak resmi; Afgan kızın yüz çizgilerini ve peçenin altına saklı nefretle barutlanmış namluyu, nato üslerinde, afyon tarlalarının üzerinde dolaştıran bir uçağım ben.
Evin Okçuoğlu
6 Şubat 2012 Pazartesi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)