ihanetler saklar
oyulmuş göz yuvası
oyuklarından boş boş bakar
buluşmaz hiçbir bakışla
köşe bucak kaçar
posadır
kararmıştır
duvarda kurumuş kalmış ortaçağdan
köle edici
can sökücünün
yapış yapış izidir
yüzsüzdür
dili çatallı sinsi çığırtkan
bir örnek maskelerin altında
yaylım yaylım yalan sıkar
şehir sokaklarında
soluklarımız tutsaktır
kameralar yakalar
ekranlar yalan kusar
sabrımız sınanır bir zaman
hayat kendiliğinden akar
yavandır gürültüsü
taşkınlığı çürük kokar
bin yılın bin bir eziminden süzülür
birikiriz biz
dalga dalga yükselir geçişiriz
sınırları aşa aşa
en güzel günü saklarız içimizde
sille tokat için için süreriz kini
gömülene dek dipsiz oyuğuna
çaresiz saldırgan,
çürümüş düzenek
Evin Okçuoğlu