ŞİİR ÖYKÜ VE DENEMELERİM -GÖRSELLER

MERHABA KONUK ,

SAYFAMA HOŞ GELDİNİZ.


ŞİİR ÖYKÜ VE DENEMELERİM -GÖRSELLER

4 Kasım 2008 Salı

Turnusol/Zafer Kutlu

Bu toprakların gerçek sahibi bu topraklarda doğup büyüyen ve bu topraklardan başka bir coğrafyada yaşamak şansına sahip olmayan buranın insanlarıdır. Bu insanların ve dahi bunların bağrından çıkan komünistlerin bu yurda, vatana sahip çıkmasından daha doğal başka bir şey olamaz. Son dönemde kavram kargaşaları yaratılarak ortalığın toza dumana boğulması emperyalist tekellerin politikalarına hizmet etmektedir. Ulus devletlerin parçalanmasına yönelik emperyalist planları ABD resmi ağızları açık açık deklare ediyorken bunun önüne dikilmek onların oyununu bozacaktır. Ancak tuttukları yolun zorluğunu Irak’da, Afganistan’da Lübnan’da görmüş olan emperyalistler öncelikle direnç noktalarının ortadan kaldırılması için toplumun yapısal bozunumunu sağlarken, öte yandan iplerini elinde tuttuğu AKP ve onun destekçileri ile yönetimsel düzenlemeleri yapmaktadır. Muhtemel direnç noktalarını da politik söylem kirliliğini de işin içerisine katarak manüple etmektedir. Bu noktada her soydan ve renkten işbirlikçileri ile yurtseverlik kavramını, vatan sevgisini asıl sahip çıkması gerekenlerin ağzı ile lanetleyerek saldırılarını sürdürüyor. Ülkesine sahip çıkmak, ülkesinin insanını sevmek, yaşadığın topraklara sahiplenmek ne zamandan beri komünistler tarafından lanetlenmiş olarak kabul edilmeye başladı, bana bunu söyleyecek kimse var mı acaba? Ya da şöyle diyelim; vatanını sevmek, ülkesinin insanını sevmek, yaşadığı toprakların sahibi olmayı istemek hakkı, herkesten önce işte bu ülkede yaşayıp da ortaya çıkartılmış olan tüm zenginlikleri yaratırken, canını dişine takarak çalışan ama emeğine el konulan işçi sınıfına ve emekçi halkımıza aittir. Türkiye’de var olan zenginliklerin yaratıcısı olan işçi sınıfı ve emekçi yığınların bu zenginliklerin üzerinde oturanlardan daha mı az sevmesi gerekiyor bu vatanı. Burjuvazinin sevgisi sömürdükçe, talan ettikçe artan zenginlikleri içindir. Bu sevgilerine ne tür bir kılıf uydururlarsa uydursunlar tek sebebi budur. İşte arasındaki bu farkı göremeyenler ya da görmek istemeyenler önce kendilerinin komünistliğine dönüp bir daha baksınlar. Eğer yurtsever olursan enternasyonalist olamazsın ya da enternasyonalizm yurtseverliği reddeder mantığına kadar dayanan bu yaklaşım özünde, tek tek ülkelerde ve küresel boyutta emperyalistlerin değirmenine su akıtır. Yurtseverliği enternasyonalizmin karşısına koymak emperyalistlerin ağzı ile politika yapmaktır. Onların yapmak istediği de zaten budur. Yurtseverliği işte bu söylemlerle sınıf ideolojisi ile çarpıştırarak içini boşaltıp milliyetçiliğe eklemlemek. Böylece asıl olan antiemperyalist savaşın sınıf ekseninden uzaklaştırılması sayesinde nihai darbenin vurulmasıyla mutlak sonun hazırlanmasıdır. Kapitalizmin özünü oluşturan artı değeri yaratanların elleri ile ortaya çıkarttığı tüm değerlerin yavaş yavaş değil artık bir çırpıda bir daha üzerinde sınıfsal hak iddia edilmesini de nihai olarak ortadan kaldıracak olan bu politikalara karşı olmak, karşı olması gerekenlerin önünde yürüyerek yol göstermek komünistlik görevidir. Sınıfsaldır. Sınıf savaşının ta kendisidir. Kurulurken canını verdiği, kurulduktan sonra yarattığı zenginliklere, emeğine el konulduğu bu ülkenin emekçi halkının bu değere top yekün sahip çıkması tekellerin hesaplarını hem ülkemizde ve hem de küresel çapta boşa çıkartacaktır. Bu, emperyalistlerin korkulu rüyasıdır. Kendi yurduna sahip çıkmayan enternasyonalist değerlere nasıl sahip çıkacaktır. Bir gerçeği değiştirmek şansımız yok, bu ülkede yaşayan, sömürülen proletarya bu ülkenin tekellerine ve küresel sermayeye karşı savaşacaktır. Bu ülkeye sahip çıkacak olan proleterya tekellerin oyununu bozacaktır. Böylece enternasyonalizm adına yapabileceği en önemli işi gerçekleştirmiş olacaktır. İşte yurtseverliğin enternasyonalizm ile buluşma noktalarından en önemlisi budur. Bizim ülkemizde sınıf savaşını Türkiye emekçi halkları, Türk ve Kürt halkları birlikte vermek zorundadır. Bunun haricinde enternasyonalist dayanışma dahi olsa komşu ülkenin proletaryası bizim için devrim yapamaz. Biz de onlar için yapamayız. Ama kendi topraklarında emperyalist tekelleri yenilgiye uğratmış bir ülke halkı bizim için ve dünya halkları için yapabileceği en iyi enternasyonalist dayanışmayı göstermiş olacaktır. Yani vatan sevgisi, yurtseverlik öylesine uydurulmuş işine gelenin lazım olduğu gibi çekip sündürerek kullanabileceği lastik gibi bir malzeme değildir. Ama bir furyadır gidiyor. Ya gerçekten bilmeden ortamda yaratılan manüplasyondan etkilenerek birçok insan bu kavramlar girdabında boğuşup duruyor ya da belli bir yerlerde bu işi kitabına uygun organize etmesi için özel çaba harcayan "komünist" gömleğini halen daha taşırken bir yandan da burjuvazinin ideolojik saldırılarında mihmandarlık yapanlar işlerini oldukça iyi yapıyorlar. Günlük söylemi, politik tavrı, gündemi belirlemeyi, sol gösterip sağ vurmayı ama bir yandan da bu yaptığını sol kültürün içerisine yerleştirmeyi oldukça iyi becerenler, tekellerin politikalarını içimizde devam ettirmenin kanallarını oluşturmaktadırlar. Böylece bırak devrimci mücadelenin başarıya ulaşmasını ülkenin paramparça edilip top yekün yok edilmesine dahi karşı çıkacak hiçbir direnç noktası bırakmamaya kararlılar. İşte gürültünün koptuğu yer burasıdır. Temel olan emek - sermaye çelişkisinin göz ardı edilerek olayların gündelik gelişmelere göre değerlendirilmesini sağlamak böylece de asıl görülmesi gereken bütünün yerine parçaları oturtmak burjuvazinin yöntemidir. Bu yöntem bu günlerde ideolojik mücadelenin bir biçimi olarak özellikle önümüze komünist kimlikli ağızlardan örtülü olarak dayatılıyor. Kimi dostlarımız da farkında olmadan bile olsa bu girdabın içerisine hem kendi düşüyor hem de başkalarını da düşürüyor. Evet arkadaşlar bu memleket bizim. Dişimizle, tırnağımızla bağrını yarıp toprağından doyduğumuz bu memleket bizim. Her vidasını tek tek sıkıp kurduğumuz fabrikalarında emeğimizi patronun gasp ettiği bu memleket bizim. Her taşında, her binasında, gözün görebildiği insan emeği ile yaratılmış her değerinde alın terimiz olan bu memleket bizim. Bu memleket bizim ve bizim olanı gasp etmiş olan tekellerin burjuvazinin elinden alana kadar ve emperyalizm canavarını yeryüzünden yok edinceye kadar da bu sınıf mücadelesi devam edecektir. İşte yurtseverlik budur. Sınıf savaşı ile örtüştüğü yer burasıdır. Emperyalizme karşı olmak da budur. Enternasyonalist olmak da budur.
Zafer Kutlu