en son ne zaman düşünmüştünüz beni
yanık bir türkü kokusu sarmıştı evi
perşembenin gelişi belliydi hani çarşambadan
bilmem kaçıncı uykulardan uyandırmıştı sizi o
duygular
anlıyorum demiştim neden
bu aralar sessizdi dünyanız
yemeyip yanımıza koyduğumuz sözler taşmıştı sonra
ev hali işte
çıplak geziniyordu düşleriniz
ıssız odaların tavanlarına yapışık
hiç gözü kırpmayan iki göz
çeke çeke gelirdi aklımıza
ulu çınarların
heybetli duruşundaki giz
sonradan nasıl da açmıştı
solmaya yüz tutan çiçeğiniz
Evin Okçuoğlu