Anormal Bir Yazı
Bir dostum mektubunda şöyle dedi: “Normallik hukuk dışılığı her gün yeniden üretir. Normallik kendi kurallarını kendi koyduğu için hukuk kurallarına ihtiyaç duymaz.”
Normallik burada tek tip düşünme ve davranış şekillerinin dayatıldığı, “farklı” düşünmenin linç edilecek derecelere vardırıldığı bir yönelişin adı…
Örneklemek gerekirse geçmişteki oruç tutmayana, aşık olup sevme suçu işleyen genç kızlarımıza reva görülenleri sayabiliriz. Düşünce suçu kavramı da gökten zembille inmedi kuşkusuz. Ülkelerde sistem karşıtı düşüncelerini yazan veya bir şekilde yansıtanlar suçlandı. Oysa daha iyi bir dünya istiyorlardı. Farklı olanı kendimize benzetmeye kalkmamız onu normalleştirmemiz demek oluyor. Buna bazen Asimilasyon ya da potada eritme de diyebiliriz.
Arkadaşım eklemiş: “Düşüncenin normalleştiği, normların içine hapsedildiği durumlarda faşizm boy verir.”
Normalin baş vurduğu yollar çirkindir. O yollarda su değil, göz yaşı ve kan akar. Ama kendi kalmak için direniş ve dayanışma da bir göze gibidir. Toprağın altındaki kaynağından yeryüzüne yol bulup çağlar. Su hayat verir dünyaya…dünyayı düzel kılan değerlerin sahipleri insanlar her zaman oldular. “Hoca Nasreddin gibi gülen, Bayburtlu zihni gibi ağlayan” o insanların güzel yanlarına daha iyiyi hak eden yanlarına dayanmak gerek. O yan, üretkendir.
* * *
Şiir yazıyorum.
“Aslımız karadelik/ biz hâlâ neslimizin peşinde” diyen…
Düz yazı yazıyorum…
Çağımızın en büyük sosyal hastalığına (ırkçılık) panzehir (sevgi) diyen…
Konuşuyorum…
“Sermayenin dini imanı vatanı yoktur” diyorum.
Kimileri, ne düşünmem gerektiğini sabitlemiş. Onun dışındaki düşünüşleri normal bulmuyor. Zamansız yersiz buluyor diğer tüm düşünceleri, hatta düşmanca bakmaya bile başlıyor.
Kendimi kıstırılmış ama “normal”e uyumlananlarla uyumlanamayanları görebileceğim bir yerde buluyorum. Susmayanlar etkisizleştirilmeye başlandığında, sevgi, dostluk ve barışın yerine; kin ve nefreti koyanların kalabalığında etkili olan tırmandırma aygıtını fark ediyorum. Medyada ve nette dolaşan her haberi, antiemperyalist isyanı, millici/ulusalcı sınırlardan öteye geçmeyecek şekilde manuple edişleri düşünüyorum. Antiemperyalizm, antikapitalizmle desteklenmedikçe boşa çıkacak bütün tepkiler. Biliyorum. Anlatıyorum. Şiir yazıyorum. Düz yazı yazıyorum. Anlam gidiyor. Neyi nasıl düşünmek gerektiğini dayatan bir kendine özgü hukuk geliyor başıma… Ülkemin başına geliyor ve korktuğumuz başımıza geliyor.
Uyanıyorum.
Uyanması gecikenlerle aynı sınırlarda.
Aynı kıskacın içindeyim.
Bir Murtazalık çökmüş üzerine eşin dostun.
Orhan Kemal gibi halka güvenip sevmek istiyorum. Her insandaki o güzel yanı, sevgiyle kucaklamak istiyorum. O üretken, o iyi yana güveniyorum. Orhan Kemaller gibi…
2007 Evin Okçuoğlu