Toplumsal çarpıklıkları gören gözlerimizin bunu edebiyat
yoluyla aktarması süreciyle ilgili düşüncelerim:
1- Slogan dilinden arındırılmış metinler yazmak.
2- Olayı aktarıp sloganı okurun içinde çınlayacak sakinlikte
vuruculukta yazmak.
3- Her şeyi söyleyip okura sadece dikte etmeyi bırakan
tarzda yazmamak.
4- Yazarken edebi kaygı ile dil hâkimiyeti, zengin sözcük
seçimi ve dilde kıvraklığı yansıtmak.
5- Okuru siz ne berbat varlıklarsınız diye aşağılamadan
sevgiyle yaklaşmak. O "berbat"lığın medyatik yönlendirme ve
eğitimsizlikten kaynaklı sistemsel kişilik çöküntüleri nedeniyle olduğunu
bilerek "ANLAMAK"
6- Heyecanlara kapılarak yazdıklarımızı hemen yayınlamamak.
Aradan geçen sürede metne yabancılaşarak tekrar okumak...
mümkünse kırpmak...
7- Eskiden masalların sonu fabl gibi türlerde de olduğu gibi
alınacak ders neyse onu söyleyerek biterdi. Halen de öyle... Ama şimdi okur biz
salak değiliz diyerek verilen derslerin gözüne sokulmasını istemiyor. Düşünceler
önce duygular olarak bizde iz bırakmalıdır. O izi edebiyatla bırakabiliriz.
Evin Okçuoğlu