KURAL
Dil, sözcük ve yazım kurallarıyla bir bütündür. Birçok ulus
kendi dilinin yaygınlaşması adına kültürel emperyalizme varan çalışmalar
yürütmektedir. Ne yazık ki Edebiyat Fakültelerinin Türk Dili ve Edebiyatı
Bölümleri Türkçe’nin yeterince gelişip çağdaş edebiyatımıza yön vermek adına,
gerekli çalışmaları yapmamıştır. Türkiye’de yazın hayatı birçoğu medya
egemenlerinin uzantısı olan dergi çevrelerine kıstırılmıştır.
Bu nedenle de genelde ben yaptım oldu anlayışıyla
çevresindekilerin verdiği destekle yazınsal üretim sürmektedir.
Küreselleştirilmiş emperyalistlerce dayatılan yazınsal akımlar doğrultusunda
yazılanlar da modaya uyma ve çağdaşlık olarak algılanır olmuştur.
Edebiyat ürünlerinde yazarlar ve şairler dil kurallarının
dışında yazmakta bir engel görmemektedir. Bunu “bilinçli” yaptıklarını da
ekleyenler vardır. Böylesi kitapları okuyan insanlar kuralsızlıkları kural
olarak benimsemezler mi? Öğretilenler ile yazılan kitaplardakilerin
çatışmasıyla neyin doğru neyin yanlış olduğu birbirine karışmaz mı? Özellikle yaşken eğilecek çağda olanlara karşı
bir sorumluluğu olmalı yazın insanlarının diye düşünüyorum.
Bana kişi olarak sen edebiyat dünyasında yeri olmayan
birisin. Kaç kitabın var, birikimin nedir, eleştirmen misin, bilgin kadar konuş
gibi sözleri demeye yeltenenlere söyleyeceğim şudur: Piyasa beş para etmez
kitaplarla dolmakta. İnsanlar nasıl yönlendirilirler, neyin reklamı yapılırsa
onu okumaktalar. Asıl okunması yararlı olacak kitapları dağıtımcılar özellikle
geri çekiyor ve tezgah altı yapılıyor. Dayatılan ve modalaşan kitaplar ise
zararsız diyebileceğimiz türdendir. Bu ortamda ille de kitap basılsın ve
üstelik ses getirsin istiyorsanız bir şekilde uzlaşacaksınız. Ben uzlaşmak
istemiyorum. Kalsın benim davam divana kalsın diyorum. O çok bilmiş uzmanların
da eleştirisine gereksinmem yok.
Yazılan eserin ne dediği önemlidir ama nasıl dediği de
önemlidir. Çok güzel betimlemelerle şiirsel imgelerle yazılmış ama sonuç olarak
verdiği iletisi silikleşmiş bir yazı ne derece anlamlıdır?
Bu denemeyi şiirle ilgili alanlarda edebiyat yazıları
bölümlerinde değil, kendi sayfamda yazmamın nedeni kişisel açıklamalar
içermesidir.
Evet, yazım kurallarına uymayan bir yazı okuduğum zaman,
konudan uzaklaşıp dikkatimi kuralların düzeltilmesine veriyorum. Eğer kurallı
yazmak önemsiz ise, neden editörler var? Dil de kuralları olan bir erktir.
Uyulmaması halinde ise zamanla yok olur. Yozlaşır. Eğer bu topluma iletiniz,
yozlaşalım ne var bunda yeter ki dil kuralı bize bir baskı gibi dayatılmasın
derseniz, kural baskı mıdır derim.
Kuralı olmayan bir toplum ve dil olabilir mi diye de eklerim. Eğer
uyulmayacaksa da neden konmuşlar demek gerekir. İçerik biçimle birlikte var
olmuş ise değer taşır bence.
Evin Okçuoğlu